Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fareler ve İnsanlar
Lennie bu yumuşak sözleri fırsat bilip şöyle dedi : " Anlatsana yine ...Eskiden anlattığın gibi " Neyi anlatıyım?" "Öteki çocuklarla bizi ." George anlatmaya başladı: " bizim gibilerin ailesi yoktur . Biraz paraları olduğunda hemen harcayıp bitirirler .Onları düşünen tek bir kişi bile yoktur bu dünyada ..." " Ama biz öyle değiliz," diye sevinçle bağırdı Lennie ." Şimdi bizi anlatsana. " George bir an sustu ." Ama biz öyle değiliz " . Dedi sonra . " Çünkü.." " Çünkü sen varsın benim yanımda ve ..." " Ben varım senin yanında. Biz ikimiz hep birbirimizi yanındayız işte böylece bizi düşünen biri var bu dünyada," diye bağırdı Lennie zafer kazanmış gibi sevinçten yerine duramayarak.
Sayfa 113 - İletişim. Lennie ve GeorgeKitabı okudu
Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi
Sayfa 349Kitabı okudu
Reklam
R :)
Sen de bütün kadınlar gibisin demiştim. Hayır! Ha­ yır! Galiba bütün kadınlar senin gibi. Hepsi SENDEN bir parça, her biri SENİNLE aynı yerde. Fakat benim yüreğim SENİN İÇİN çarpıyor.
Senin gibi yetenekli biri anlar mı bilmiyorum ama dünyada "Benim yaşıyor olmam insanlara rahatsızlık veriyor. Ben lüzumsuz bir adamım" farkındalığı kadar acı veren bir düşünce yok.
İlk defa duyuyor gibi
Bir arada oturup konuşmanın,âdâblarından bir diğeri de şudur: bir kimse senin bilmediğini düşünerek,sana bir söz söylediğinde sen bildiğini göstererek onu utandırma. Sözüne müdahalede bulunma,aksine tam bir dikkat ve ilgiyle dinlediğini hissettir. Tabiîn büyük âlimlerinden Atâ b. Ebû Rebah şöyle der: " bir genç bana bir söz söyler de ben o söylediğini ilk kez ondan dinliyormuşum gibi ona kulak veririm. Halbuki ben sözü,daha o doğmadan önce duymuşumdur!" İmam Malik'in,İmam Leys'in ve İmam Sevrî'nin arkadaşı Abdullah b. Vehb el Kureşi de bu konuda şunları söylemiştir: "Ben,bir kişiden,onun anne babası henüz bir araya gelmeden (yani o doğmadan) çok önce duyduğum bir hadisi dinlerken daha önce hiç duymamışım gibi ona kulak veririm." İbrahim b. Cüneyd ise,Lokman-ı Hakim'in,oğluna şunları öğütlediğini söyler: "İyi bir konuşmacı olmanın yanında iyi bir dinleyici de ol. İyi bir dinleyici olmak ise,sözünü bitirinceye kadar konuşana süre vermek,onunla göz teması kurmak,anlattığı konuyu bilsen bile Sözüne karişmamakla gerçekleşir." Ortak olma,biri konuştuğunda sözüne, Vâkıf olsan da ayrıntılarına ve özüne.
Reklam
7.cilt
1666. Nu'mân İbni Beşîr radıyallâhu anhümâ şöyle dedi: Abdullah İbni Revâha radıyallâhu anh'ın baygınlık geçirmesi üzerine kız kardeşi, "Vah dağ gibi kardeşim, vah şöyle şöyle olan kardeşim" diye onu överek yüksek sesle ağlamaya başladı. Abdullah İbni Revâha ayıldığı zaman kız kardeşine; "Senin hakkımda söylediğin her övgü için ben, ‘sen gerçekten böyle biri misin?’ diye sorgulandım" dedi. Buhârî, Meğâzî 44. ... Hz. Peygamber'in büyük şâiri Abdullah İbni Revâha radıyallâhu anh'ın, o baygınlığı atlatır atlatmaz, başucunda Câhiliye kadınları gibi ağıt yakıp duran kız kardeşi Amre'ye, hakkında söylediği her övgü cümlesi yüzünden kendisinin sorgulandığını bildirmesi çok ciddî bir ikazdır. O, "Sen bana üzüldüğünü göstermeye çalışıyor, aklın sıra iyilik yaptığını sanıyorsun, halbuki ben senin bu söylediklerinin hesabını vermek zorunda kalıyorum" demek olan bu sözleriyle niyâhanın sorumluluktan başka ölen için herhangi bir faydasının olmadığını çok kesin şekilde anlatmıştır. Dolayısıyla da önce kız kardeşinin sonra da bütün müslüman kadınların bu gereksiz davranıştan iyice uzaklaşmalarını istemiş olmaktadır. ... 3. Ölenin iyiliklerini sayıp dökerek ağlamak (nüdbe) da yasaktır. 4. Öleni övmek maksadıyla söylenen sözler, onun sorgulanmasına ve kınanmasına sebep olur.
Cüneyd-i Bağdâdî'nin Hikâyesi (atılan iftira"dır")
Şeyh Cüneyd-i Bağdadi [kuddise sırruhů), sefer dönemlerinde dünyayı gezerken bir gün yolu kâfir mezarlığına düştü. O gece orada kaldı. Na- maz için abdest aldı. Mezarlıkta bulunan bir kâfir çocuğu, onun namaz kıldığını gördü. Şeyhin yanına geldi. - Ey şeyh, sen kimsin? Dinin nasıl bir dindir? Bana öğret. Senin yaptığın işler hoşuma gitti. İçime
Sayfa 54 - Semerkand yayınlarıKitabı okuyor
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi.... Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...
Türk edebiyatında ise realiteye sadık kalma amacıyla argonun kullanıldığı en ilginç örneklerden biri, "Yeni Kapu'da kirasın pay iderken çekişüp Kadı Kapusu'na giden manavlar; Davud Paşa İskelesi'nde eksik çeki taşile odun satan gidiler; Samatya'da meyhanacılar ile ortak olan püzevenkler; Narlı Kapu'da gümrük kaçıran hayinler ve Yedi Kule'de debbaglar ile ihtilat eden fahişeler ve puştlar..." ve "Ben senin dedügün degilem deyen başı örtülü zerrak kösnekler ve aşıkına dürlü dürlü cefa edüp bir vakiyye şarap içün katırcı ve harmanda önüne domalup g(öt) verenler; aşıkı yanında rakibi ile kaş göz bazarı eden beşkin atlamış puştlar; gayet sefih olup eğri ağaca 'yayım' deyen kekezler ve maymun eştahalı düğünde zurnaya hammamda kurnaya aşık olan muglimler..." gibi ifadelerin yer aldığı, Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde 4925 numarasıyla kayıtlı bir mecmuanın 48b-76a sayfaları arasında yer alan bir risaledir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.